28 Haz 2016

Şimdi ne yapacağım?

   Herkese benden kocaman bir merhaba! Uzun zamandır yazamadım, bloglarınıza gelemedim. Biliyorsunuz sınavlarım vardı sonrasında da kendimi pek iyi hissetmediğim için yazamadım. Yazmayı denedim kaç kere ama hiçbirini tamamlayamadım, tatmin olmadım. Zoraki yazdığım belli olduğu için içime sinmedi, sessiz kalmayı tercih ettim. Ama şimdi iyiyim, iyi olmaya çalışıyorum.

   Yazıma başlamadan önce teşekkür etmem gerekenler var. İlk olarak beni mime davet ettiği için Sevgili Aytül Örcün'e çok teşekkür ederim. En kısa zamanda yazacağım. (Yazısına buradan ulaşabilirsiniz.) Bir diğer teşekkürüm ise Sevgili Deeptone'a. Okunası bloglarda bana yer verdiği için çok teşekkür ederim. Böyle bir zamanda bu yazıyı görmek beni mutlu etti. (Eğer okumadıysanız ve diğer bloglara göz atmak isterseniz yazısına buradan ulaşabilirsiniz.)

   Şimdi size son zamanlarda yeniden anladığım, yeniden keşfettiğim bir konuyla ilgili yazmak istiyorum. Ama yazıya başlamadan önce yine küçük bir şey sormak istiyorum size. Hayatta kendi inandığınız doğrulara göre mi hareket edersiniz yoksa başkalarının doğrularına göre mi?

   Soruyu böyle sorduğum zaman birçoğunuz, ben dahil, "Tabi ki kendi doğrularımla hareket ederim. Bu benim hayatım." gibi cevaplar verirsiniz. Doğru olan ve verilmesi gereken cevap da zaten budur. Çünkü hepimiz bir bireyiz ve kendi hayatımızın rotasını bizden başka belirleyecek kimse olmamalı. Hayatımızın kaptanı bizleriz. Ama bazen çoğunluğun söyledikleri ile bizim doğrularımız çelişebilir ve kendi içimizde bir karmaşaya düşebiliriz. Kafamızın karışması çok normal, kendimizi, doğrularımızı, hislerimizi sorgulamamız.

   Bu durumda asıl sormamız gereken sorular ise "Kendimden emin miyim?" ve "Çoğunluk her zaman haklı mıdır?". Eğer kendinizden eminseniz ve hislerinize inanıyorsanız doğru bildiklerinizden vazgeçmeyin. Çoğunluğun söylediği her zaman doğru olmayabilir. Bunun çok örneğini gördüm, görmeye de devam ediyorum. Eminim ki siz de birçok kez böyle bir durumla karşılaşmışsınızdır. Yapılan araştırmalarla insanların farklı olmamak, dışlanmamak için çoğunluğun fikrini benimsediği ortaya çıktı. Belki de o çoğunluk sırf farklı olmamak için kendi fikrini savunmuyor, nereden bilebiliriz? 


   Bazen sizi seven insanlar sizi korumak adına sizi üzecek, yıpratacak şeyler söyleyebilir. Sizin kararlarınızla çelişen sözler söyleyebilir. Belki haklı olabilirler belki de siz haklısınızdır ama bunu yaşamadan bilemezsiniz. Kendinizden eminseniz hiçbirine kulak asmayın. Bu yüzden mutluluğunuzu, üzüntünüzü paylaştığınız insanlara dikkat edin. Birilerinin üzülmenizi istememesi çok güzel bir şey ama belki de onun dedikleri sizi daha çok üzecek. Onun dediği gibi davranmak sizi daha çok yıpratacak. Unutmayın kendinizi en iyi siz tanıyorsunuz. Eğer bu durum ikili ilişkilerde söz konusuysa, çevrenizdekiler karşınızdaki için sizden farklı şeyler düşünüp söylüyorsa unutmayın, karşınızdakini de en iyi siz tanırsınız; ilişkinizi, iletişiminizi en iyi siz bilirsiniz. 

   Bazen çoğunluğun dediğini yapmak gerekebilir. Ama buna karar verecek olan sizsiniz. Biraz kendinizi dinleyip, hislerinize bakıp ne istediğinize karar verin. Eğer kendi düşüncelerinizin peşinden gitmek istiyorsanız durmayın, devam edin. Cesaretinizi kaybetmeyin. Çünkü hangi tarafın haklı olduğunu bilemeyiz. Haksız olan siz olsanız bile en azından denemiş olursunuz. Bence bu bile büyük bir kazanç sağlar insana.

   Her zaman doğru kararlar veremeyiz, doğru yollar seçemeyiz. Umarım verdiğiniz kararlar, gittiğiniz yollar hep doğru olur, olmasa bile en az zararla kurtulursunuz. Kendinizi dinlemeyi unutmayın. Hisleriniz size çoğu zaman yardımcı olur tabi onları anlayabilirseniz. Bir sonraki yazıma kadar hoşça, sağlıkla, sevgiyle kalın! Arayı fazla uzatmamak üzere. :)